Merhabalar, bu yazı serimiz iki bölümden oluşuyor, ilk bölümde çekim yasası nedir? Nasıl çalışır? Doğru kullanımı nasıl olur? ve çekim yasasının hangi durumda işe yaramadığını anlatacağız. İkinci bölümde ise özünü hatırlamak ne demektir? ve özünü hatırlamanın çekim yasasına etkisini anlatacağız.
Çekim Yasası Nedir?

Çekim Yasası kelimesi ilk duyulduğunda akla gelen düşünceler şöyledir: “görebileceğim her şeyi, gerekli veya gereksiz olması bakılmaksızın hayatıma çekebilirim. Beğendiğim veya beğenmediğim her insanı hayatıma çekerim. Hiç bir münasebet olması bakılmaksızın istediğimi yapabilirim…“ Böyle bir yaklaşım insanı bilinçsiz olmaya ve hiçbir şeyin değerini bilmemeye iter. Çünkü çekim yasası kelimesi anlam olarak “dışarıda bulunulan şeyleri, kendine nasıl çekeceğini” ve “nasıl bir şeyleri ele geçireceğini” öğretir geliyor.
Böyle bakıldığında çekim yasası sanki; ikiliği, bencilliği ve kibirli olmayı merkez alıyor gibi görünüyor. Bunun sebebi bireyin kendisini hatırlamadan çekim yasasını kullanmaya çalıştığında oluşur. Çünkü bireyin, bir şeyi hayatına çekmeden önce kendisini hatırlaması gerekir.
Eğer gerçek, söylediğimiz gibi olmasaydı, şöyle bir karikatürü çizmek karikatüristin aklına gelmezdi:

Her Şeyi Kendine Çekemezsin
Kısaca, “çekim yasası” adı, hakikati tamamen olduğu haliyle göstermiyor. Kendini hatırlamak olmadıkça çekim yasası eksik kalır. Çünkü kendimize çekeceğimiz bir şey olmadığı gibi kendimiz olmayan bir şeyi bilmemiz de mümkün değildir. Bizde “halden anlamak” diye bir söz vardır ve çekim yasası bunu tamamen karşılamıyor. İşin özünde kendimize çekeceğimiz bir şey yoktur. Pek çok insan bu adımı atladığından dolayı, doğal olarak kendisine bir şey çekeceğini düşünüp ona göre hareket ediyor. Örneğin, yılan kendisine kuş kanadı çekemez. Balıklar karada yaşayamaz. Dede Korkut Hikayeleri kitabının daha birinci sayfasında, çekim yasasının işe yaramama sebebi yazıyor:
Coşkun sular taşsa deniz olmaz
Dede Korkut Hikayeleri
Kül, tepecik olmaz
Kara eşek başına gem vursan katır olmaz
Hizmetçiye kıyafet giydirsen kadın(efendi) olmaz
Eski pamuktan ben olmaz, eski düşman dost olmaz
Görüldüğü gibi; sular taşsa denizi çekemez; küller birikse tepe oluşturmaz, kıyafet giymekle efendilik çekilemez.
Hz.Mevlânâ “Divan-ı kebir” adlı eserinde, çekim yasasının peşinden koşmanın imkansız olduğu anlatır:
Gece aydın olsa bile gündüzün yerini nerden tutacak; boncuk parlak olsa bile nerden incilik edecek?
Hz. Mevlânâ
İnsanın çekmeyi düşündüğü alanda kabiliyeti yoksa ona erişmesi de imkansızdır. Bütün bunlara özünü bilmeden çekim yasasıyla ilgilenmek sebep olmuştur. Çünkü insan kendini bilse, ona göre şeyler ister ve kolaylıkla da çeker.
Dolayısıyla bu anlamda çekim yasası daha başlangıçta düşüncede problem yaratarak insanı başarısızlığa götürür. İşleri zorlaştırır ve kişinin kendisine eziyet etmesine sebep olur. Örnek olarak, balığın karada yaşamaya çalıştığını düşünün. Böyle bir şeyin başarılma imkanı var mı? Balık kendini bilmiyorsa bunu başaramaması, kendisinde problem olduğunu düşündürtür oysa “ben bunun için uygun muyum?” diye düşünmesi daha doğru olurdu.
Çekim Yasası Nasıl Çalışır?

Sen kimsin ve neye uygunsun? Neye uygun olduğunu bilirsen, deneye deneye başarılı olmanın yolunu da bulursun. Böylelikle çekim yasasını çalıştırmak için zorluk çekmezsin. Örneğin, bahçe bakım işlerinde gül yetiştirmeyi çok seven birini düşünelim. Bu kişi, gül yetiştirmeyi sevdiği için karşılaşacağı zorlukları kendisini geliştirmek için kullanacaktır. Başarısızlığını, başarıya giden merdiven olarak görecektir. Hangi konuda başarısız olursanız olun, başarısızlık bile işinize yarıyorsa işte siz oraya aitsiniz demektir.
Benim ucu bucağı olmayan denizim her geminin tahtasını taşır mı? Senin çorak yerin, benim inciler yağdıran bulutumdan otlayıp yeşerir mi hiç?
Hz. Mevlânâ
Başını sallayıp durma böyle, burnunu büküp durma öyle;
senin gibi eşek nerden erişecek benim arpa ambarıma?
Hoca, bir kerecik kendine gel(özünü hatırla), iki gözünü birazcık aç; benim azım da, çoğum da senin payınca değildir amma gene de bir dikkat et.
Burada Hz. Mevlânâ görelelikten bahseder ve işin ehline dönüşmeden çekebilmenin mümkün olmadığını söyler. İstediğiniz şey uğruna; zamanınızı, enerjinizi, gücünüzü, paranızı kısaca her şeyi feda edebiliyor musunuz? Gücünüz bunları karşılamaya yetiyor mu? Yetiyorsa, başlangıçtan kazanacağınız bellidir. Eğer yetmiyorsa da başlangıçta kaybettiniz demektir. Şiirin devamı:
Dedi ki: Âşık neden sarhoş olur, neden utanmaz bir hale gelir? Şarap utanç mı kor adamda? Hele benim meyhanecimden gelirse.
Hz. Mevlânâ
“Utanmaz hale gelmek” kendini bilmek demektir.
Yılan sürünmekten utanmayacağı gibi kuş da uçmaktan utanmaz. Örneğin, bir insan kendini bilirse onu sömüren insanlara boyun eğmez. Hiç utanmadan sömüren insanları hayatından çıkartır. Öncesinde “hayır” demekten utanırken şimdi utanmadan kendisini ifade edebilir. Çünkü artık kendisini ve karşı tarafı da eşit düzeyde bilir. Burada ki utanmazlık pozitif anlamda kullanılmaktadır.

Dede Korkut’ta da durum aynıdır. İlk iki sayfada kendisini bilmeyenin hiç bir şey çekemeyeceğini söyler. Üçüncü sayfada asıl olanın “kendini bilmek” olduğunu anlatır:
Otlak yerleri geyik bilir
Dede Korkut Hikayeleri
Göğermiş yerlerin çimenlerini yaban eşeği bilir
Ayrı ayrı yolların izini deve bilir
Yedi dere kokularını tilki bilir
Gece kervan göçtüğünü çayır kuşu bilir
Oğlun kimden olduğunu anası bilir
Er adamın ağırını, hafifini at bilir
Öyleyse istediğiniz ne ise o konuda utanmayan kazançlı çıkar.
Çekim Yasasından Önce Özünü Hatırla
Çekim yasasından önce özünü hatırlamak daha doğru olacaktır. Çünkü özümüz dışında hiç bir şeye ihtiyacımız yok ve biz bir öze zaten sahibiz. Geriye sadece hatırlamak kalmıştır, çekmek değil. Çünkü çekmek zor değil, hatırladıktan sonra çekmek çocuk oyuncağı gibidir. Konunun şahdamarı burası; iş çekmekte değil, bilmekte gerçekleşiyor. Çünkü bildikten sonra, halden anladıktan sonra doğal olarak çekeceksin. Kendini bildikten sonra ne yaparsan yap işe yarayacaktır. İşte kolaylık budur.

Kendini bildikten sonra çekim yasasıyla ilgilenmek, kişiye zarar vermez. Fakat ilk defa bu konuları okuyan kişi, kendisine bir şeyleri çekmeyi başaramadığı için kendisinde problem olduğunu düşünür ve kendisine zulmetmeye sebep olur.
Bu yazı Kusursuz Farkındalık öğretisinin içeriğinin küçük bir bölümüdür. Bu yazımızda sadece pürüzleri giderdik. Şimdi asıl konumuza geçelim: