Ellerimden Akan Şifa: Bir Bioenerji Uzmanının Gözünden Kozmik Enerji

Bana en sık sorulan sorulardan biri şudur: “Tam olarak ne yapıyorsunuz? O ellerinizde ne var?” İnsanlar gözlerimin içine bakar; bir parça merak, bir parça şüphe ve büyük bir umutla… Bu soruyu seviyorum. Çünkü cevabı, benim kim olduğumla değil, hepimizin ne olduğuyla ilgili.

Bu bir sır değil. Bu, özel bir insana bahşedilmiş sihirli bir güç değil. Bu, hepimizin içinde uyuyan, ancak modern dünyanın gürültüsünde unutulmuş bir dil. Benim yaptığım şey, bu dili yeniden hatırlamak ve onunla konuşmak. Ellerim, benim kelimelerim. Hissettiğim şey ise, evrenin kendisiyle fısıldaşması.

Bu yolculukta size rehberlik etmeme izin verin. Size sadece bir seansın nasıl geçtiğini değil, o seans sırasında benim gözlerim kapalıyken neler “gördüğümü”, sessizlikte neler “duyduğumu” ve o meşhur “ellerimden akan şifanın” aslında ne olduğunu anlatacağım. Bu, benim hikayem değil; bu, enerjinin hikayesi.

Bioenerji Randevusu Al

Bu Bir “Yetenek” Değil, Geliştirilmiş Bir “Duyarlılık”tır

Her şeyden önce, en büyük yanılgıyı düzeltelim. Ben, özel güçlere sahip bir “seçilmiş kişi” değilim. Tıpkı bir müzisyenin, yıllar süren pratikle, sıradan bir insanın duyamayacağı en ince nota farklarını bile duyabilen bir kulak geliştirmesi gibi; bir bioenerji uzmanı da, yıllar süren pratik, meditasyon ve içsel çalışmalarla, enerji alanlarını “hissetme” duyusunu geliştirir.

Bu, beş duyumuzun ötesinde, altıncı bir duyu değildir. Bu, beş duyumuzun birleşimi ve hassaslaşmasıdır.

  • Dokunma Duyusunun Ötesi: Ellerim, sadece deriyi değil, derinin birkaç santimetre ötesindeki enerji alanının dokusunu, sıcaklığını, yoğunluğunu hisseder.
  • Görme Duyusunun Ötesi: Gözlerim kapalıyken, enerji alanındaki renk değişimlerini, parlak veya sönük noktaları bir “içsel ekran” gibi algılarım.
  • İşitme Duyusunun Ötesi: Enerji alanının bir “sesi” vardır. Sağlıklı bir alan, ahenkli bir tınıya sahipken, blokaj olan bir bölge cızırtılı, uyumsuz bir “gürültü” yayar.

Yani yaptığım şey, doğaüstü bir eylem değil; son derece doğal olanı, aşırı derecede hassaslaşmış bir farkındalıkla dinlemektir. Ben, sizin bedeninizin ve ruhunuzun anlattığı o sessiz hikayenin tercümanıyım.

Kozmik Enerji Nedir? Evrenin Nefesini Hissetmek

Peki, bu hissettiğim, yönlendirdiğim “enerji” nedir? Ona Kozmik Enerji, Yaşam Gücü, Prana, Chi diyebiliriz. İsimler değişir, ama özü aynıdır.

O, yıldızları bir arada tutan güçtür. O, bir tohumun toprağı delip filizlenmesini sağlayan iradedir. O, iki atomun arasındaki boşluktur. O, nefes alıp verdiğinizde içinize çektiğiniz sadece oksijen değil, aynı zamanda yaşamın ta kendisidir.

Kozmik enerji, nötrdür. Yargılamaz. İyi veya kötü değildir. O sadece vardır. Ve her an, her yerde, bir okyanus gibi etrafımızda ve içimizdedir. Tıpkı bir balığın, içinde yaşadığı suyun farkında olmaması gibi, biz de genellikle bu enerji okyanusunun farkında olmayız.

Bir bioenerji uzmanının yaptığı en temel şey, bu okyanustan bir avuç “su” alıp, kurumuş, çatlamış bir toprağa, yani sizin enerjiye ihtiyaç duyan bölgelerinize nazikçe sunmaktır. Ama bu suyu avucunda tutan “ben” değilim. Ben sadece bir kanal, bir boru hattıyım.

Seans Anı: Ellerim Nasıl “Görür” ve “Duyar”?

Bir danışan seans masasına uzandığında, benim için kutsal bir an başlar. Kendi zihnimi, egomu, günün getirdiği düşünceleri bir kenara bırakırım. Derin bir nefes alırım ve niyetimi belirlerim: “En yüksek iyilik için saf bir kanal olmaya niyet ediyorum.”

Bioenerji Randevusu Al

Ve sonra, dinlemeye başlarım. Ellerimle.

1. Adım: Enerji Alanını Okumak (Auranın Hikayesi)

Ellerimi bedeninizin birkaç santimetre üzerinde gezdirmeye başladığımda, bu, parmak uçlarımla eski, kadim bir parşömene dokunmak gibidir. Auranız, sizin yaşam hikayenizin enerjetik bir kaydıdır. Hissedebildiklerim şunlar olabilir:

  • Dokusu: Sağlıklı bir aura, yoğun, esnek ve pürüzsüzdür; adeta yoğun bir jel veya kadife gibidir. Zayıf bir aura ise ince, tül gibi veya yer yer “delik” hissedilir.
  • Sıcaklığı: Enerjinin yoğun ve aktif olduğu bölgeler (genellikle iltihaplı veya aşırı çalışan bölgeler) sıcak hissedilir. Enerjinin eksik veya bloke olduğu bölgeler ise belirgin şekilde soğuktur.
  • Hareketi: Yaşam enerjisi, sağlıklı bir bedende sürekli bir akış ve hafif bir titreşim halindedir. Durgun, “bataklık” gibi hissettiren bölgeler, enerjinin orada sıkışıp kaldığının işaretidir.

Bu ilk tarama, bana genel bir harita sunar. Nerede dağlar (yoğunluklar), nerede vadiler (eksiklikler), nerede fırtınalar (kaotik enerji) var, bunu anlarım.

Enerji Bedeninin Dilini Tercüme Etmek: Ne Hissediyorum?

Tarama bittikten sonra, tespit ettiğim belirli bölgelere odaklanırım. İşte o zaman, hikaye daha da derinleşir. Yıllar içinde, farklı enerji “dokularının” hangi duygusal veya zihinsel durumlara karşılık geldiğini öğrenmeye başladım. Bu, mutlak bir bilim değil, derin bir sezgisel sanattır.

  • Sıkışmış Keder: Genellikle göğüs kafesinde ve sırtın üst kısmında, ağır, yoğun ve “ıslak” bir enerji olarak hissedilir. Sanki o bölge, ağlanmamış gözyaşlarından oluşan bir sünger gibi ağırdır.
  • Bastırılmış Öfke: Omuzlarda, boyunda ve karaciğer bölgesinde, sıcak, dikenli ve “elektrikli” bir enerji olarak kendini gösterir. Sanki o bölgedeki kaslar, görünmez bir zırh gibi sertleşmiştir.
  • Derin Korku ve Anksiyete: Belin alt kısmında, böbreklerin üzerinde ve mide çakrasında, soğuk, titrek ve “boş” bir enerji olarak hissedilir. Sanki o bölgedeki yaşam gücü, sürekli bir endişe haliyle dışarı sızmaktadır.
  • Zihinsel Aşırı Yük: Başın etrafındaki aura, genellikle “vızıldayan”, kaotik ve aşırı sıcak hissedilir. Bu, durmak bilmeyen düşüncelerin ve zihinsel gürültünün enerjetik yansımasıdır.
  • Travmanın Donmuş Anısı: Travmanın yaşandığı bir bölge (örneğin bir kaza sonrası bir bacak veya bir ameliyat izi), enerji alanında genellikle tamamen “hissiz”, cansız ve buz gibi soğuk bir “delik” veya “çatlak” olarak algılanır. O bölge, sanki bedenin geri kalanından kopmuş gibidir.

Bu hisler, sizin hakkınızda bir yargı değildir. Onlar, ruhunuzun şifalanmak isteyen parçalarının bana uzattığı eldir.

Şifayı “Yapan” Ben Değilim: İçi Boş Bir Kemik Olmak

Bu “teşhis” aşamasından sonra, en önemli kısım başlar: Şifa enerjisinin akıtılması. Ve bu, en çok yanlış anlaşılan kısımdır.

Ben, size kendi kişisel enerjimi vermiyorum. Eğer öyle yapsaydım, her seansın sonunda ben de tükenirdim. Yaptığım şey, tam tersi. Kendimi aradan çekiyorum. Bir Kızılderili bilgesinin dediği gibi, “içi boş bir kemik” oluyorum.

Zihnimi susturur, niyetimi saf tutar ve evrensel yaşam enerjisinin, taç çakramdan girip, kalbimden geçip, kollarım ve ellerim aracılığıyla size akmasına izin veririm. Bu anda benim ellerim, bir bahçe hortumundan farksızdır. Hortum, suyun gücüne sahip değildir; o sadece suyun akması için bir kanaldır.

Bu enerji akmaya başladığında hissettiğim şey, genellikle ellerimde yoğun bir sıcaklık, karıncalanma veya bir basınç hissidir. Bazen bu enerji o kadar güçlüdür ki, sanki ellerim görünmez bir güce bağlanmış gibi kendi kendine hareket eder.

Enerji, sizin bedeninize akar ve o, benden daha bilge bir şekilde, nereye gitmesi gerektiğini tam olarak bilir. Benim görevim, sadece kanalı açık tutmaktır. Enerji, donmuş bir travmayı ısıtır, sıkışmış bir duyguyu gevşetir, eksik olan bir bölgeyi doldurur.

O bölgedeki blokaj çözülmeye başladığında, ellerimde hissettiğim o yoğun, soğuk veya dikenli his de yavaş yavaş dağılır. Yerini, başlangıçtaki o pürüzsüz, ahenkli ve sıcak akışa bırakır. İşte o an, bilirim ki, o bölgedeki “akort” yeniden sağlanmıştır.

Neden İşe Yarıyor? Rezonansın Sessiz Mucizesi

Tüm bu sürecin ardındaki sihir, aslında saf fiziktir: Rezonans Yasası.

Düşük, kaotik veya durgun bir frekans (sizin enerji blokajınız), yanına yüksek, ahenkli ve istikrarlı bir frekans (kanalize edilen kozmik enerji) geldiğinde, kaçınılmaz olarak ondan etkilenir. Zamanla, düşük frekans, yüksek frekansa uyumlanmaya, onunla birlikte “tınlamaya” başlar.

Benim yaptığım şey, sizin bedeninize kendi orijinal, sağlıklı ve ilahi frekansını hatırlatmaktır. Şifayı yapan ben değilim. Şifayı yapan, kendi mükemmel tasarımını hatırlayan sizin kendi bedeniniz ve ruhunuzdur.

Sonuç: Eller Sadece Bir Başlangıçtır

Seans bittiğinde, ellerimi çektiğimde, hissettiğim şey derin bir şükran duygusudur. Bir insanın en mahrem alanına, ruhunun hikayesine tanıklık etme ayrıcalığına sahip olduğum için…

Ellerimden akan şifa, bana ait bir şey değil. O, hepimize ait olan, hepimizin içinden ve etrafından akan evrensel bir sevgi ve zeka akımıdır. Benim rolüm, sadece sizin bu akımı unuttuğunuz yerde, size musluğun yerini hatırlatmaktır. Suyu açıp içmek, şifayı kabul etmek ve onu hayatınızın bir parçası yapmak ise, her zaman sizin seçiminizdir.

Bu, kelimelere dökmesi zor, ancak kalpte hissedilmesi çok kolay bir deneyimdir. Bu, sadece ağrıdan veya stresten kurtulmak değil; bu, kendi özünüzle, evrenle ve yaşamın o muhteşem akışıyla yeniden bir olma anıdır.

Eğer bedeninizin anlattığı bu sessiz hikayeyi dinlemeye, ruhunuzun okyanusunda biriken tortuları temizlemeye ve evrenin o şefkatli nefesinin size dokunmasına izin vermeye hazırsanız, benim ellerim ve kalbim size bir kanal olmaya hazırdır.

Bioenerji Randevusu Al

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top